Bingöl Belediyesi ve Bingöl Üniversitesi işbirliğiyle annelerin kendini tanıması, geliştirmesi ve çocuklarını daha bilinçli bir şekilde eğitmesine yardımcı olmak amacıyla hayata geçirilen ‘Anne Üniversitesi’ projesinin açılışı yapıldı.
Bingöl Belediyesi ve Bingöl Üniversitesi işbirliğiyle annelerin kendini tanıması, geliştirmesi ve çocuklarını daha bilinçli bir şekilde eğitmesine yardımcı olmak amacıyla hayata geçirilen ‘Anne Üniversitesi’ projesinin açılışı yapıldı.
Bingöl Üniversitesi ve Bingöl Belediyesi işbirliğiyle hazırlanan "Anne Üniversitesi” projesi hayata geçirildi. Bingöl Üniversitesi Eski Rektörlük Konferans Salonunda gerçekleştirilen açılış töreni ve ilk ders programına Bingöl Belediye Başkanı Yücel Barakazi, Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, Bingöl Üniversitesi Genel Sekreteri Sosyolog Doç. Dr. Abdullah Taşkesen, Anne Üniversitesi kapsamındaki kursiyerler ve öğrenciler katıldı.
‘ANNELİĞİN NE DEMEK OLDUĞUNU ÇOK İYİ BİLİYORUM’
Konuşmasına, “Önemli olan annelerin ve anne adaylarının bu programa katılıp hocalarımızın verdiği o faydalı bilgileri kendi yaşam pratiklerine aktarmalarıdır” diye başlayan Bingöl Belediye Başkanı Yücel Barakazi, “Üç dört aylıkken babasını kaybetmiş biriyim. Bir annenin dizlerinin dibinde büyüdüm. O yüzden de anneliğin ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Anne, hem annelik hem babalık yapar; ama baba, annenin boşluğunu dolduramaz. Bizzat onu yaşamış biri olarak konuşuyorum. Anne eğitimli ise belli bir donanımı ve tecrübesi varsa, baba olmasa da anne çocuğunu çok güzel bir seviyeye getirebilir, sağlam nesiller yetiştirebilir. Anneler, burada çocuklarına nasıl davranacaklarını, çocuklarıyla ve eşleriyle nasıl iletişime geçeceklerini öğrenecekler. Çocuklarının, eşlerinin toplumla nasıl iletişim kuracaklarına yönelik ciddi derecede bilgiler alacaklar. Bilinçli, donanımlı anneler donanımlı, bilgili nesiller yetiştirler. Bu nesiller yetişirse de şehrimiz, mahallemiz, ailemiz, ülkemiz ve dolayısıyla insanlık huzura ve barışa kavuşur” diye ifade etti.
‘CENNET ANNELERİN AYAKLARININ ALTINDADIR’
Programın açılış konuşmasını yapan Bingöl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, projenin kendileri için çok anlamlı olduğunu ifade ederek; “Sayın Başkanımıza bu projede ortak çalışma teklifleri için teşekkür ederim. Belediyeyle beraber yaptığımız bu programların aslında sık sık yapılması gerekiyor; çünkü toplumun ve ailenin temelini anneler oluşturuyor. Eğer annelerimiz kendi üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirirse ve toplum da onlara hak ettiği değeri verirse toplumumuz çok daha güçlü olur. Maneviyatı çok daha güçlü nesiller doğar. Bu açıdan toplumun anneye verdiği değerin yeterli olmadığını düşünüyorum. ‘Cennet annelerin ayaklarının altındadır’. Aile içerisindeki huzur da, toplumun huzuru da annelerden geçer diye düşünüyorum. Ondan dolayı bu tür programlar daha nitelikli nesillerin yetiştirilmesi, gençlerimizin daha değerli bir şekilde eğitilmesi ve onların maneviyati için farkındalık oluşturması açısından önemlidir” dedi.
“KARANLIĞI DAĞITACAK EN ETKİLİ ETMEN KADINDIR”
Doğu toplumlarının kendi iç dinamikleri ile barışık olmadığını ifade ederek ilk derse başlayan Bingöl Üniversitesi Genel Sekreteri Sosyolog Doç. Dr. Abdullah Taşkesen, “İçinde yaşadığımız toplum sorunlu bir toplum. Problemli bir toplumda yaşıyoruz. Toplum kendi iç dinamikleriyle barışık değil. Dolayısıyla problemler çok. Her gün karamsar bir tabloyla güne başlamak zorunda kalıyoruz. Bu karanlığı dağıtacak en etkili etmenin kadın olduğunu unutmamak gerekir. Sabahleyin beyefendi evinden ayrılırken güler yüzlü ayrılırsa, iş yerinde gayretle ve çalıştığı ortamda huzur bulacağını unutmamak gerekir. Bingöl bazlı ele alacak olursak, sosyal yapı olarak Bingöl kendi içerisinde kapalı bir toplum. Sosyal ilişkilerinde de kapalı bir toplum. Sosyal ilişkilerimiz, konuşmalarımız ve değerlendirmelerimize baktığımız zaman bu anlaşılıyor. Kapalı toplum olmamız hasebiyle problemleri anlamak ve çözmek de o oranda güçleşiyor. Zaman zaman kadın hakları zikredilir. Teolojik olarak baktığımızda kâinatın ve insanoğlunun yaratılışından günümüze beş milyon yıl geçmiş. 1935’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı veren ulus devletler, bununla gurur diyorlar. Aslında utanılacak bir davranıştır. Yani beş milyon yıl önce Allah, Hz. Havva ve Hz. Adem’i yarattı. Siz 1935 yılında kadınlara bazı haklar veriyorsunuz ve onunla övünüyorsunuz. Bunda övünülecek bir şey yoktur. Zaten kadın, Allah tarafından naif şekilde yaratılmıştır. Bu naiflik, onun diğer canlı varlıklar içindeki üstün özelliğini zaten gösteriyor” diye konuştu.
“SAĞLIKLI BİR TOPLUM OLUŞTURMAK İSTİYORSANIZ KADININ ÖN PLANA ÇIKMASI GEREKİR”
Kadınların toplum içindeki yerinin son derece önemli olması gerektiğini vurgulayarak sözlerini sürdüren Doç. Dr. Taşkesen, “Ağırlıklı olarak da erkek egemen, ataerkil, pederşahi bir kültürle yetişen erkekler, bütün yetki ve hakkı kendisinde görüyor. Kadını sadece kendisine yardımcı bir obje olarak algılıyorlar. Bu da sorunlardan bir tanesi. Eğer siz, sağlıklı bir toplum oluşturmak istiyorsanız; kadının toplum hayatındaki değerini ve kıymetini ön plana çıkartmanız gerekir” diye sözlerini tamamladı.